YASİN SURESI
Mekke'de inmiştir. 83 ayet, 727 kelime, 3000 harftir.
Bismillahirrahmanirrahim
1-Yasin.
2-Hikmetli Ku'ran'ın hakkı için!
3-Emin ol ki sen, o elçilikle gönderilen peygamberlerdensin!
4-Bir dosdoğru yol üzerindesin.
5-Güçlü ve çok merhametli Allah'ın peyderpey indirdiği vahyi ile.
6-Babaları uyarılmamış olup gaflet içinde olan bir topluluğu uyarasın (vehameti haber veresin) diye.
7-Andolsun ki, pek çoklarına karşı söz hak olmuştur da artık onlar imana gelmezler.
8-Çünkü Biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz de onlar, çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9-Hem önlerinden bir set, hem arkalarından bir set çekmişiz ve kendilerini sarmışızdır; artık baksalar da görmezler.
10-Onları uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar.
11-Sen ancak Kur'an'a uyan ve Rahman'dan gıyabında saygı besleyen kimseyi sakındırırsın; İşte onu, hem bir bağışlama hem de değerli bir mükafatla müjdele!
12-Gerçekten Biz Biziz, ölüleri diriltiriz; önden gönderdiklerim ve bıraktıktan eserleri kitaba geçiririz. Zaten herşeyi açık bir kütükte "İmam-ı Mübin" de de ihsa (sayıp tesbit) etmişizdir.
13-Ve onlara o şehir halkını örnek ver. Hani oraya o gönderilen elçiler varmıştı.
14-Hani onlara o iki elçiyi göndermiştik de onları yalanladılar; Biz de bir üçüncüsüyle onları güçlendirdik, varıp: "Haberiniz olsun, biz sizlere gönderilmiş elçileriz." dediler.
15-"Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman hiç birşey indirmedi; siz sırf yalan söylüyorsunuz!" dediler.
16-Elçiler: " Rabbimiz biliyor ki, biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.
17-Açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze (vazife) değildir!" dediler.
18-Onlar: "Doğrusu, biz sizi uğursuzluk nedeni saydık. Yemin ederiz ki, vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan taşlarız ve kesinlikle size bizden acıklı bir azap dokunur." dediler.
19-Elçiler: "Sizin uğursuzluk kuşunuz beraberinizdedir. Size öğüt verilse de öyle mi? Doğrusu siz israfı adet etmiş bir topluluksunuz." dediler.
20-o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey hemşerilerim, uyun o gönderilen elçilere!
21-Uyun sizden bir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar doğru yola ermişlerdir.
22-Hem neden kulluk etmeyeyim ben o beni yaratana, hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz!
23-Ben hiç O'ndan başka tanrılar mı edinirim? Eğer o Rahman, bana bir keder irade buyurursa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar.
24-Şüphesiz ben, o takdirde açık bir sapıklık içindeyimdir.
25-Haberiniz olsun ki, ben Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni!"
26-Denildi ki: "Haydi. gir cennete!" O: "Ah ne olurdu, kavmim bilseydi
27-Rabbimin beni bağışlamasın) ve beni ikram olunan kullarından kıldığım."
28-Arkasından kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29-O sadece bir sayha (gürültü) oldu; hemen sönüverdiler.
30-Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
31-Baksalar ya kendilerinden önce nice nesiller helak etmişiz. Onlar, hiç onlara dönüp gelmiyorlar (dünyaya bir daha dönmüyorlar).
32-Ancak hepsi toplanıp, bizim huzurumuza celbedilmişlerdir.
33-Hem ölü toprak onlara bir delildir. Biz ona hayat verdik ve onda taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
34-Orada cennetler yaptık; hurma bahçeleri, üzüm bağları (daha neler) neler! İçlerinde pınarlar akıttık.
35-Ürününden ve kendi elleriyle elde ettikleri mamüllerinden yesinler diye; hala şükretmeyecekler mi?
36-Yüce ve münezzehtir o ki, herşeyden çiftler meydana getiriyor; yerin bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmeyecekleri neler, nelerden!
37-Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar.
38-Güneş de, (bir delildir ki) kendisine mahsus bir karargah için akıp gidiyor, işte bu, güçlü ve herşeyi bilen (Allah) ın takdiridir.
39-Aya da; ona da bir takım menziller tayin etmişizdir, nihayet dönmüş (dolanmış) eğri bir hurma dalı gibi olmuştur.
40-Ne güneşin Aya (yetişip) çatması kendisine (çarpması) yaraşır, ne de gece gündüzü geçer; herbiri birer felekte (yörüngede) yüzerler.
41-Onlara bir delil de o dolu gemide zürriyetlerini taşımamız;
42-ve kendilerine o gibisinden binecek şeyler yaratmamızdır.
43-Ödersek onları (suda) boğarız da o zaman onlara ne feryatçı vardır ne de onlar kurtarılırlar.
44-Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
45-Durum böyle iken onlara : "Önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete erişeniz." denildiği zaman;
46-kendilerine Rablerinin ayetlerinden her hangi bir ayet de gelse, mutlaka ondan yüz çevire geldiler.
47-Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın" denildiği zaman, o kafirler, iman edenler için şöyle dediler: "Allah'ın, dileseydi yiyecek verebileceği kimseyi biz hiç yedirir miyiz, siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?"
48-Ve:"Ne zaman bu tehdit , (gerçekleşek eğer) doğru (sözlü) iseniz." diyorlar.
49-(Ondan) sadece bir tek sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki, onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.
50-o zaman bir tavsiyede bile bulunamazlar; ailelerine de dönemezler.
51-Sur üfrülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
52-"Eyvah başımıza gelenlere! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? O Rahmin' in va'd buyurduğu işte buymuş. Gönderilen peygamberler doğru söylemişler" derler.
53-Başka değil, sadece bir sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
54-Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
55-Gerçekten cennetlikler bugün bir eğlence içinde zevk etmektedirler.
56-Kendileri ve eşleri gölgelikler içinde koltuklar üzerinde kurulmuşlardır.
57-Onlara orada bir meyve vardır. Onlara orada ne isterlerse vardır.
58-Merhametli Rabbin kelamı bir " Selam " olacak.
59-Haydin ayrılın bugün ey suçlular!
60-Ey Adem oğulları, Ben size şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır, diye and vermedim mi?
61-Bana kulluk edin, doğru yol budur, diye.
62-Böyle, iken yüceliğime karşı o içinizden bir çok nesilleri yoldan çıkardı. O zaman sizin akıllarınız yok muydu?
63-İşte bu va'd olunup durduğunuz cehennem.
64-Bugün yaslanın bakalım ona inkar ettiğiniz için.
65-Bugün ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayaklar şahitlik eder.
66-Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecek- ler.
67-Yine dilesek kendilerini oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de dönebilirlerdi.
68-Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak yaratılışta onu tersine çeviri(p güçten düşürü)yoruz. Hala akıllanmayacaklar mı?
69-Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da; o sadece bir öğüt ve parlak bir Kur'an'dır.
70-Diri olanı uyandırmak, nankörlere de o azap sözünün gerekmesi için.
71-Şunu da görmediler mi: Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
72-Onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73-Onlarda daha bir çok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hala şükretmeyecekler mi?
74-Tuttular bir de Allah'tan başka bir takım ilahlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
75-Onların onlara yardıma güçleri yetmez; onlar ise onlar (tanrılar) için celbolunan askerlerdir.
76-O halde onların lakırdıları seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz dışlarını da.
77-İnsan görmüyor mu ki, Biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi.
78-Yaratılışını unutarak Bize bir de mesel (örnek) fırlattı: "Çürümüşken o kemikleri kim diriltir?" dedi.
79-De ki:"Onları ilk defa yaratan diriltir ve o yaratmanın her türlüsünü bilir."
80-O ki size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarmasını sağladı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
81-Gökleri ve yeri yaratan onlar gibisini yaratmaya kadir değil midir? Elbette kadirdir. Yaratan O, her şeyi bilen O!
82-O'nun emri, birşeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da oluverir.
83-Artık tesbih edilmez mi öyle herşeyin hükümranlığı elinde bulunan yüce Allah! Hep de döndürülüp O'na götürüleceksiniz.